Fotoğrafın doğuşu, insanlığın ışığı yakalama ve görüntüleme serüveninin en çarpıcı dönüm noktalarından biridir. Fotoğraf tarihi, antik çağlarda kullanılan camera obscura ile başlar ve 19. yüzyılda ilk kalıcı fotoğrafın çekilmesiyle modern haline evrilme yolculuğuna çıkar. Bu yazıda, Niépce’in 1826 yılında kaydettiği ilk görüntüden Daguerre’in geliştirdiği daguerreotype tekniğine kadar uzanan süreci keşfedeceğiz. Görsel anlatımın gücünü şekillendiren bu tarihi yolculuk, fotoğrafçılığın hem sanatsal hem teknolojik temellerini anlamak için eşsiz bir başlangıç sunuyor.
Yunanca kökene dayanan fotoğraf sözü ışıkla yazmak, iz bırakmak anlamındadır. Nesnelerden yansıyan ışığın ışığa duyarlı bir yüzeye kaydedilmesi ile oluşur.
Karanlık bir odanın bir duvarındaki delikten geçen ışık ışınları karşı duvarda görüntü oluşturur. Bu prensibine dayanan Camera Obscura gerçekçi resimler yapmak amacıyla 1300-1400’lü yıllarda ressamlar tarafından kullanıldı. Danillo Barbaro 1568 yılında camera obscuraya bir mercek uygulayarak daha kaliteli görüntü elde edilmesini sağladı.
İlerleyen yıllarda yapılan çalışmalarla zorluklar aşılarak camera obscura bir kağıt üzerine elle daha rahat resim çizilebilir duruma getirilmiştir
KALICI GÖRÜNTÜNÜN KAYDI VE İLK FOTOĞRAFLAR
Joseph Nicepore Niepce ışığa duyarlı bir levha üzerinde kalıcı görüntüler elde etmeyi 1813 yılında başarır. Niepce aşağıda görebileceğiniz bu kalıcı görüntüyü ışığa duyarlı yüzeyi sekiz saat boyunca pozlayarak elde etmiştir.
Joseph Nicepore Niepce’in penceresinden 8 saat boyunca pozlayarak 1813 yılında elde ettiği fotoğraf tarihinin ilk görüntüsü.
Çalışmalarını benzer çalışmalar yapmakta olan Louis Jacques Mande Daguerre ile sürdürür. Niepce çalışmalarını kalıcı yöntemlere dönüştüremeden vefat eder. Daguerre ışıklanmış bir levhayı içinde kimyasalların bulunduğu bir kaba yanlışlıkla koyup birkaç gün sonra levhayı farkettiğinde yıl 1835’tir. Kendi adını vereceği bu yöntemi bulur. Daguerrotype adını verdiği bu buluş 1838 yılında Fransız Bilimler Akademisi’nce resmileştirilir.
İnsanın görüntülendiği ilk fotoğraf olarak bilinen bu fotoğraf 1838 yılında Louis Daguerre tarafından çekilmiştir. Kalabalık Temple Bulvarı’nın görüntüsü olmasına rağmen trafik ve hareket eden hiç bir nesne fotoğraflanamamıştır. Yalnız durağan nesneler görüntülenebilmiştir. Fotoğrafın çekildiği on dakikayı aşan bu pozlama süresince nispeten hareketsiz olan ayakkabısını boyatan kişi ve ayakkabı boyacısı hareket edebilen nesneler içinde bir istisna oluşturarak fotoğrafta yer almıştır. Pozlama süresi on dakikadan fazla olduğundan, trafiğin akışı fotoğrafta görüntülenebilmek için fazla hızlı kalmıştır.
Fotoğrafın doğuşu ışığı duyarlı bir yüzeye kaydeden temelde kimyasal bir süreç ile başladı. Film üzerine titizlikle işlenen her ton ve gölge, küçük bir kimyasal laboratuvar olan karanlık odalarda oluşturuldu. Bugün ise kimyasal süreçler yerini elektroniğe ve yazılıma, gümüş kristallerinin oluşturduğu grenler piksellere, karanlık odalar bir kısmı makinelerimizde bir kısmı bilgisayarlarımızda çalışan yazılımlara bıraktı. Ancak bu dönüşüm, fotoğrafın temelini değiştirmedi, fotoğraf hâlâ ışıkla yazmaya devam ediyor.
Yorum bırakın